Çiftin bilinen ve bilinmeyen tehdit ya da tehditlere karşı, çoğunluğunu istemsiz defansın oluşturduğu bir savunma mekanizması nedeniyle cinsel ilişkiye giremediği durumdur vajinismus. Bu savunma bacakların kapanması, kasılma, ittirme, ağlama, bağırma, bayılma, bulantı/kusma gibi çok farklı tepkiler şeklinde ortaya çıkabilir. Çiftler korkudan ziyade bir kaygı içerisindedirler, o anda ne olduklarını anlayamadıkları bir çaresizlik yaşarlar.
Çiftler, ilk ilişki denemelerinde başarısız oluşlarını yorgunluğa, heyecana, strese bağlayabilirler. Sonraki denemelerde de başarısız oldukça yavaş yavaş gerçekle yüzleşmeye başlasalar da gerçekle yüzleşmekten hep kaçınırlar ve bu şekilde aylar yıllar geçirebilirler. Bir şekilde başkalarından duyarak, internet gibi çeşitli bilgi kaynaklarından araştırıp okuyarak hastalıklarının farkına vararak tedavi arayışına girerler. İki kişi arasında özel olarak yaşanan, yetişme tarzı ve ortamla da bu mahremiyetin iyice tabulaştırıldığı cinselliği ve cinsel yaşamı başka bir yabancıyla paylaşmak çok güç olacaktır düşüncesiyle tedavide bir hayli gecikme yaşanır. Bu problemi arkadaşlarla, aileyle paylaşmak çiftler için zordur ve genellikle küçümsenilecek, dalga geçilecek,‘ne var ki canım bunda’ denilecek endişeyle konu başkalarına açılamaz. Tedavi öncesinde evliliğin bütününü ve kişinin ruhsal durumunu ciddi olarak etkileyebilen vajinismus, tedavi sonrası mutluluk ve şaşkınlık içerisinde olan çiftler tarafından ‘bunda da ne varmış, boş yere bu kadar beklemiş gecikmişiz’ gibi söylemlerle ifade edilir. Sonrasında işin doğası gereği de gerçekte kolay olarak nitelendirilebilen cinsel ilişki, öncesinde çitler için tam anlamıyla bir kabustur. Ayrıca ortada çok net olan bir problem vardır, diğer cinsel işlev bozukluklarından farklı olarak sorun aşikardır, ilişki gerçekleşemiyordur. Rol yapma, görmezlikten gelme gibi geçiştirmeler etkili olmaz. Bir de ‘çocuk mevzusu’işin içine girer ve çiftler için,‘bu sorun çözülmezse çocuk olmayacak’ kavramı gerçekliğe dönüşür. Halbuki vajinismus gebe kalma ihtimalini fiziksel engellerden ötürü biraz azaltsa da gebeliğe engel değildir ve vajinismus hali devam ederken hamile kalmış yüzlerce çift bulunmaktadır.
En sık görülen cinsel işlev bozukluğu vajinismus değildir, ancak kliniklere en sık başvuru sebebi vajinismustur. Bunda en önemli nokta muhtemelen ilişkinin yaşanamadığının çiftler için saklanamaz ve kabul edilmez bir gerçek olması ve aynı zamanda çiftler için gebeliğin önündeki en büyük engel oluşudur.
Geçmişte de olan, gelecekte de var olacak olan vajinismus dünyanın her yerinde ve herkeste görülebilir. Meslek, yaş, eğitim durumu, gelir seviyesi, din, entellektüel seviye, IQ gibi değişken faktörler seçici etkili sebepler değildir. Çoğunlukla sebep psikolojik, düşüncesel etkenlerdir. Nadiren anatomik faktörler de sebep olabilir. Her çiftte olma ihtimali en yüksek olan düşüncesel sebepler, cinsel mitler olarak da bilinen ya da şehir efsaneleri olarak da nitelendirebileceğimiz cinsellikle ve de özellikle ilk geceyle ilgili yanlış, kulaktan dolma bilgilerdir. En çok kabul gören ve korkulan şehir efsanesi de ‘kilitlenme’ olarak bilinen meşhur kasılma hikayesidir. Geçmiş travmalar, anne babayla olan ilişkiler, önceki ilişkiler, çiftin arasındaki ilişki, mevcut psikiyatrik hastalıklar gibi bir çok neden tekli ya da kombine olarak bulunabilir.
Uygun zamanda ve uygun şartlarda rahatça yapılabilen basit bir genital muayene ile anatomik bozukluklar kolayca ekarte edilebilir. Çiftin ayrıntılı özgeçmişi çok önemlidir. Gerekli muayeneler, testler uygulandıktan ve öykü yeterli sorgulandıktan sonra vajinismusa neden olabilecek sorun veya sorunlar tespit edilerek tedavi süreci başlar. Çok çeşitli tedavi yöntemleri mevcuttur.Çifte uygun olan tedavi seçilmelidir. Tek yöntem ya da kombine tedaviler uygulanabilir. Tedavi süreci değişkendir, kısa ya da uzun sürecek olması çiftin özgeçmişine ve mevcut ek rahatsızlıklarına bağlıdır. Tedavi yöntemleri ve tedavi süreleri kliniğe, uzmana, hekime, terapiste, danışmana göre değişkenlik gösterir.Her başarısız ya da yarım kalan tedavi başarılı bir sonuca ulaşma sürecini uzatabilir.
Gerçek anlamda vajinismus %100 başarı ile sonuçlanabilen bir hastalıktır. Sonuçta kanser gibi ilerleyen, gidişatı ve ilerleyişi hayatla bağdaşmayan, tedavisi bilinemeyen ya da uygulanabilirliği olmayan bir rahatsızlık değildir. Herşeyden önce çiftin tedaviye olan inancı, başarıyı etkileyen en önemli faktör olabilir. Tedavide danışman ile çift arasındaki terapötik ilişki, bağlantı, güven çok önemlidir. Erken başvuru ve çiftlerin birbirine olan desteği, sorunu ortak algılıyor olmaları çözüme pozitif yönde katkı sağlayacaktır.